Piyasalar Trump’ın Sözlerine Dirençli: Rasyonellik ve Çeşitlilik Geri Döndü

Son yıllarda bir liderin attığı tek bir bildiri, global finansal piyasaları sarsmaya kafiydi. Lakin bugünlerde, Donald Trump üzere tesirli bir ismin, dünyanın en güçlü merkez bankası liderini misyondan alma tehdidi bile piyasada önemli bir dalgalanmaya yol açmıyor. ABD hazine tahvili getirileri hudutlu hareket ederken, pay senetleri yükselişine devam ediyor. İnançlı liman varlıklarında ise kayda kıymet bir oynaklık görülmüyor.

Bu sakinlik, yalnızca yaz aylarının düşük hacimli süreçleriyle açıklanamaz. Yaşanan bu sessizlik, daha derin bir yapısal dönüşüme işaret ediyor. Politik gürültüye ve sakinlik ikazlarına karşın ABD iktisadı hâlâ güçlü ve istikrarlı bir görünüm sergiliyor. Üstelik piyasalar, uzun müddettir görülmeyen bir halde rasyonel davranıyor.

Varlıklar Ortasındaki Bağ Zayıflıyor

Bu yeni periyodu anlamak için çapraz varlık korelasyonlarına bakmak yararlı olabilir. Son üç yıldır enflasyon ve ABD Merkez Bankası (Fed) siyasetlerinin manşetleri domine ettiği bir periyotta, pay senetleri, tahviller, kredi piyasaları ve emtialar ortasında yüksek korelasyon gözlemlenmişti. Fakat bu senkronizasyon artık zayıflamış durumda. Korelasyonlar, son on yılın ortalamasına geri dönerek daha sağlıklı bir piyasa yapısına işaret ediyor.

Örneğin, daha evvel kısa vadeli tahvillerle neredeyse birebir hareket eden yüksek getirili şirket tahvilleri, artık daha bağımsız bir seyir izliyor. Pay senetleri, faiz oranlarından ayrışmış durumda. Altın, tekrar bir çeşitlendirme aracı olarak öne çıkarken, tahvil ve kredi piyasalarından kopmuş görünüyor. Bu da yatırımcıların tek bir makro temaya odaklanmak yerine, şirket karlılıkları ve mikro dinamiklere tartı vermeye başladığını gösteriyor.

Barclays’in varlıklar ortası korelasyon ölçüm endeksi, 2023 Mart’ta yüzde 55 ile rekor düzeye ulaşmıştı. Fakat artık yüzde 32 düzeyine gerileyerek son on yılın ortalamasına dönmüş durumda. Bu da yatırımcıların risklere daha istikrarlı yaklaştığını ve piyasanın daha sağlıklı işlediğini gösteriyor.

Barclays stratejisti Emmanuel Cau’ya nazaran, “Makro tasalara karşın büyüme istikrarlı ve dirençli. Faiz volatilitesi azaldı. Bu yüzden pay senedi piyasaları artık daha çok kendine mahsus (idiosyncratic) faktörlerle hareket ediyor.”

Piyasaların bu yeni davranış biçimi, birçok açıdan işleyen bir iktisadın göstergesi. Enflasyon endişesinin azalması, yatırımcıların merkez bankası kararlarının ötesinde gerçek ekonomik temellere yönelmesini sağladı. Ayrıyeten, Trump’ın ticaret tehditlerinin ciddiyetle değil blöf olarak görülmesi de piyasaların tek bir başlığa saplanmasını engelliyor.

Bu hafta yaşananlar da bu durumu teyit ediyor. Trump’ın Fed Başkanı Jerome Powell’a yönelik sert tenkitleri ve merkez bankacılarının faiz konusunda ayrışan görüşleri piyasaları sarsmadı. S&P 500 endeksi yüzde 0.6 yükselerek üst üste 17 gün boyunca yüzde 1’in üzerinde oynama göstermeden ilerledi. Uzun vadeli tahvilleri takip eden ETF’ler yüzde 0.6 geriledi. Bitcoin ise tarihi tepelerine yakın düzeylerde sabit kaldı.

Risk İştahı Yüksek, Ancak Temkinli

Trump’ın daha evvelki siyaset değişikliklerinden süratle geri adım atmış olması, yatırımcılara onun piyasaya ziyan verecek kararları almaya yürek edemeyeceği izlenimini verdi. JonesTrading’den Michael O’Rourke, “Yatırımcılar, liderin borsa düşüşünden korktuğuna inanıyor. Bu nedenle piyasaya ziyan verecek adımlar atmayacaktır,” diyerek bu durumu özetliyor. Bu inanç, yatırımcıların piyasadaki her köşede risk almasını sağladı.

Bu devirde S&P 500, Nisan ayı taban düzeylerinden bu yana yüzde 26 bedel kazandı. Bitcoin yüzde 50’nin üzerinde artış gösterdi. Bu yükseliş, farklı varlık sınıflarının korelasyonlarını daha da zayıflattı. Lakin sakin ve mantıklı bir piyasa ortamı, gerçek bir şok dalgasının tesirini artırabilir. Bu nedenle kimi uzmanlar, yatırımcıları rehavete kapılmamaları konusunda uyarıyor.

Diversifikasyon Tekrar Kıymet Kazandı

Her ne kadar mevcut görünüm olumlu olsa da uzun vadede enflasyon, kamu harcamaları, iklim krizi, demografik değişimler ve globalleşmeden geri çekilme üzere yapısal riskler hâlâ yatırımcı psikolojisini bozma potansiyeline sahip. AllianceBernstein’dan Inigo Fraser-Jenkins, bu uzun vadeli faktörlerin enflasyonu üst taraflı baskılayacağını ve bu nedenle varlıklar ortası korelasyonların ilerleyen yıllarda tekrar yükselebileceğini savunuyor.

Benzer biçimde, Ocean Park Asset Management’tan James St. Aubin, “Enflasyon kaygısının büsbütün ortadan kalktığı fikrine fazla kapılmamak gerekir. Yüksek enflasyon ekseriyetle korelasyonu artırır zira birden fazla varlık sınıfının düşmanıdır. Bilhassa stagflasyon korkusu, pay senetleri ve tahviller ortasındaki korelasyonu yükselten bir tehdittir,” diyor.

Yine de şimdilik bu korelasyon çözülmesi, yatırımcılar ortasında çeşitlendirmeye olan inancı tekrar canlandırdı. Klasik 60/40 portföyü bu yıl yüzde 6 yükselirken, pay senedi, tahvil, emlak ve emtia üzere farklı varlıkları izleyen Cambria Küresel Asset Allocation ETF’si yüzde 9 artış gösterdi.