Trump’tan beri Amerikan tüketicisi endişeli: Michigan güven endeksi düşüyor enflasyon beklentisi yükselişte

Amerika Birleşik Devletleri’nde enflasyon beklentileri ve tüketici itimadına ait son datalar, ekonomik görünümde karışık sinyaller veriyor. Michigan Üniversitesi tarafından yayımlanan Nisan 2025 anketine nazaran, bir yıl sonrası için enflasyon beklentisi %6,7’den %6,5’e düşürülse de bu oran hâlâ Kasım 1981’den bu yana en yüksek düzeylerde bulunuyor. Mart ayında ise beklenti %5 düzeyindeydi.

Beş yıllık enflasyon beklentisi ise %4,4 düzeyinde sabit kaldı. Bu oran, Haziran 1991’den bu yana görülen en yüksek uzun vadeli beklenti olarak öne çıkıyor.

Tüketici İtimadı 2022 Düşüklerinde

Michigan Üniversitesi Tüketici İtimat Endeksi, Nisan ayında ön kestirim olan 50,8’den üst taraflı revize edilerek 52,2’ye yükseldi. Lakin bu düzey, Mart ayında kaydedilen 57 puanın altında kaldı. Böylelikle tüketici itimadı, üst üste dört aydır düşüş göstererek Temmuz 2022’den bu yana en düşük düzeye gerilemiş oldu.

Revizeye karşın, endekste kalıcı düşüş eğilimi gözlenirken, bilhassa ekonomik risk algılarının ve ticaret siyasetlerine ait belirsizliklerin tüketici itimadını olumsuz etkilediği belirtildi. Ankette, önümüzdeki devirde yine yükselebileceği düşünülen enflasyon da tüketici dertlerini artıran bir başka öge olarak öne çıktı.

Beklentiler endeksi ise Mart ayında 52,6 puan iken Nisan’da 47,3’e gerileyerek tekrar Temmuz 2022 düzeylerine indi. Ekonomik şartlar endeksi ise birinci varsayıma nazaran daha güçlü gelerek 59,8 puana ulaştı. Bu data Mart ayında 63,8 olarak ölçülmüştü.

Enflasyon Hâlâ Temel Risk

Michigan Üniversitesi’nin anketine nazaran, ABD’de fiyat artışlarına yönelik kısa vadeli beklentiler düşse de yüksek seyretmeye devam ediyor. Ticaret siyaseti kaynaklı riskler, fiyatlar üzerindeki baskının sürmesine neden oluyor. Bilhassa ABD’nin yeni ticaret vergileri açıklamalarının akabinde tüketicilerin iktisada dair beklentilerinin daha da temkinli hale geldiği görülüyor.

Öte yandan uzun vadeli enflasyon beklentileri Mart ayındaki %4,1 düzeyinden %4,4’e yükselerek, para siyaseti açısından Fed’in dikkatle izleyeceği bir gösterge haline geldi.