ANALİZ: Trump–Powell Tartışması
ABD Başkanı Donald Trump, yoğun gündemiyle Washington’daki politik tartışmaların merkezine yine oturdu. Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell ile yaptığı sert yüzleşmeden, evsizliğe ve yasa dışı göçe karşı atılan radikal adımlara kadar uzanan son atılımlar, Beyaz Saray’ın ekonomik ve toplumsal sorunlara ait önceliklerini net biçimde ortaya koymaktadır.
Trump–Powell Tartışması: Merkez Bankası Yenileme Maliyetleri Gündemde
Başkentteki Federal Rezerv binasının 2,7 milyar dolardan 3,1 milyar dolara yükseldiği argüman edilen yenileme bütçesi, Lider Trump’ın şahsen katıldığı saha incelemesi sırasında hararetli bir diyaloğun fitilini ateşledi. Trump, elindeki maliyet hesaplarını Powell’a göstererek “Bir şantiye yöneticisi bütçeyi aşsa derhâl kovarım” tabirlerini kullandı. Powell ise projeye sonradan eklenen üçüncü binayı işaret ederek artışın yanlış yorumlandığını savundu. O anlara tanıklık eden basın mensupları, Amerikan finans sisteminin iki kilit isminin ağır kameralar eşliğinde girdiği bu tartışmayı “alışılmışın dışında bir siyasi tiyatro” olarak nitelendirdi. Trump’ın faiz indirimleri için Powell’a uyguladığı görünür baskıya karşın, piyasalar “ani vazifeden alma” ihtimalini zayıf gördü; bu da tartışmanın şimdilik sembolik bir güç gösterisiyle sonlu kaldığını gösterdi.
Dayanıklı Dayanak ve Ekonomik Göstergeler
Anketlerdeki oy oranı aylardır 45-47 bandında seyreden Trump, kamuoyu takviyesinin “kalıcı” olduğunu savunuyor. Wall Street Journal’ın son çalışmasına nazaran seçmenlerin %46’sı liderin performansını onaylıyor; Cumhuriyetçi tabanda ise bu oran %88’e çıkıyor. Beyaz Saray, dayanıklılığın arkasındaki temel etkeni “beklenilen ekonomik çöküşün gerçekleşmemesi” olarak yorumluyor. Trump idaresi, gümrük tarifelerinde geri adım atarak tedarik zincirlerindeki şoku kısmen yumuşattı; Hazine Bakanlığı’nın birbiri gerisine duyurduğu ikili ticaret mutabakatları da belirsizlik riskini azalttı. Lider, “piyasalar sarsılırsa politik bedel öderim” rehber prensibini yüksek sesle lisana getirirken, faiz indirimini hâlâ “elitlerin keyfi değil, gerçek iktisadın ihtiyacı” olarak tanımlamayı sürdürüyor.
Evsizlikle Uğraşta Mecburî Hastaneye Yatış Dönemi
Beyaz Saray’ın imzaladığı yeni başkanlık kararnamesi, akıl sıhhati bozukluğu yahut ağır bağımlılığı bulunan evsizlerin “uzun müddetli zarurî tedavi” kapsamına alınmasını öngörüyor. Kararname, eyalet ve lokal idareleri engelleyen mevcut yasal hudutların gevşetilmesi için federal kurumlara talimat vererek, “kamu nizamını ihya etmek ve insani krizi sonlandırmak” amacını vurguluyor. Resmî istatistiklere nazaran Amerika’daki evsizlerin yaklaşık üçte ikisi psikiyatrik rahatsızlık yahut unsur bağımlılığı ile uğraş ediyor; kararnamenin odağı, yetişkin nüfusun sokakta “kaderine terk edilmesini” insani bir seçenek olarak görmeyen yaklaşımı simgeliyor. Eleştirmenler, kişisel özgürlükler ve tıbbi kapasite yetersizliği üzere münasebetlerle çekince belirtse de Trump idaresi, “irade göstermezsek mevcut statüko hem evsizlere hem etraflarına en büyük ziyanı veriyor” görüşünde ısrarcı.
Göçmen Politikalarında Çatışma: Adalet Bakanlığı New York’u Hedef Aldı
Başkan, kentlerdeki güvenlik meselelerini yalnız evsizlikle hudutlu görmüyor. Adalet Bakanlığı’nın New York kentine açtığı yeni dava, “sığınak şehir” siyasetleri nedeniyle özgür bırakılan yasa dışı göçmenlerin federal kanunları ihlâl ettiği savına dayanıyor. İki göçmenin karıştığı silahlı soygunda bir Gümrük ve Hudut Müdafaa görevlisinin yaralanması, belgede somut örnek olarak sunuldu. Washington, Anayasa’daki “üstünlük maddesi”ni referans göstererek, mahallî düzenlemelerin federal göç kanunlarını etkisiz hâle getiremeyeceğini savunuyor. Böylelikle Beyaz Saray, seçim döngüsü yaklaşırken “hukuk-düzen” telaffuzunu öne çıkararak büyük kent idareleriyle keskin bir cepheleşmeye girmiş oldu.
Siyasi Sahnenin Genel Görünümü
Trump’ın son atılımları, “heterodoks lakin geri adım atabilen” başkan profiline dair yeni örnekler sunuyor. Federal Rezerv çizgisinde popülist tenkitlerle kamuoyu dayanağını canlı tutarken, fiilî bir kriz yaratmaktan kaçınması; evsizliğe ve göçmen kabahatlerine yönelik sert retoriği direkt uygulamaya dönüştürmesi, tabanındaki inancı pekiştiriyor. Öte yandan, muhalefet kanadı bu siyasetlerin “otoriter eğilimleri” güçlendirdiği görüşünde. Fakat anketler, ekonomik göstergelerle birleşen kamusal güvenlik ajandasının seçmen nezdinde hala karşılık bulduğunu ortaya koyuyor.
Başkent koridorlarında, Powell’ın misyonda kalması, inşaat maliyetlerinin gerçek boyutu, kurumlararası davalar ve sokaklardaki toplumsal problemler üzere başlıklar, 2025 seçim atmosferine şimdiden istikamet verirken, Trump’ın “önce sonuç” odaklı siyaset usulü hem destekçilerini hem de rakiplerini beklenmedik ataklara karşı tetikte tutuyor.
